Türkiye’de siyaset öyle bir hal aldı ki kimin ne yaptığı nasıl hareket edeceğini kestirmek gerçekten zor. Aynı zamanda da gelişen durumlara şaşırmamak elde değil.
Bülent Arınç katıldığı tv programında şu sözleri sarf etti: “Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Demirtaş ile bizim 1-2 görüşmemiz oldu. Cezaevlerinde isyanlar, açlık grevleri olmuştu. Selahattin Demirtaş'ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı 'Devran' isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun" dedi. Ayrıca şunları da belirtti “Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerine kafalar çok şeyler değiştireceğini" belirtti.
Demirtaş, PKK’nın siyasi kolu olan HDP’nin eş genel başkanlığını yapan, onlarca şehidimizin kanını elinde bulunduran, onlarca ailenin gözyaşı dökmesine sebebiyet veren, anneleri evlatsız, çocukları babasız, küçük büyük demeden insanları öldüren, hatta kendi ırkını savunduğu söyleyip Kürtleri’de öldüren, Türk milletin, Türkiye Cumhuriyetini bölmek için uğraşan bir kişidir. Böyle birinin kitabını okusak ne değişebilir. Yaşanılan travmalar eline silah alıp dağa çıkmayı mı gerektirir? PKK ve onun siyasi kolunun başkanı olan Demirtaş, Kürt milletini emperyal güçlerin maşası ve kuklası yapmıştır. Böyle bir kişi neden içerden çıksın. Arınç kitabı okumuş birde bize okumamızı öneriyor. Demirtaş’ın yazdığı kitabı Eren Bülbül’ün annesine verelim okusun. Çocukluğunu yaşamadan erken yaşta şehit edilen ve buna sebebiyet veren kişiler arasında bulunan Demirtaş için, Eren’in annesinin fikirleri değişir mi?
Demirtaş’ı içerden çıkarmak, onu şirin ve masum göstermek, Eren Bülbüle ve şehitlerimize yapılacak en kötü şeylerdendir. Demirtaş’ı hak ettiği yerde tutmak en doğrusudur. Demirtaş’ı Kürtlerin savunucusu, lideri olarak göstermek en büyük hata olur. Demirtaş, Türkiye’yi bölmek için uğraşan PKK’nın siyasi kolunun lideridir. Hak ettiği yerde içerisidir dışarısı değil.
Son zamanlarda yeni anayasa çalışması, tekrardan açılım sürecine girilmesi gibi şeyler konuşuluyor. Aynı hatalara tekrardan düşersek sonuçları olumsuz yönde daha ağır olacaktır. PKK bir Kürt sorunu değildir. Mesele ne Kürt olmaktır nede Kürtçe konuşmak. PKK meselesine bu şekilde bakılmalıdır. Zira diğer türlü bakıldığında geçmişte neler olduğu görülmüştür.